4.12.2011

"...ne yol kalıyor ne yolcu ne de kılavuz"






“Kuşlar bir araya toplanıp, bu zamanda hiçbir ülke padişahsız değil. Bundan böyle bizim de padişahsız kalmamamız lazım. Padişahsız ülkede nizam, intizam olmaz. Kendimize bir padişah seçelim diyorlar. Bu sırada hüthüt kuşu geliyor ve kendisinin Süleyman Peygamber'in mahremi ve onun postacısı olduğunu söylüyor. “Sizin zaten bir padişahınız var ama haberiniz yok. O bize bizden yakın da biz ondan uzağız. Daima padişah o dur. Adı Simurg’dur. Binlerce nur ve karanlık perdeler ardındadır. Gelin de onu arayıp bulalım.” diyor. Kuşların her biri bir özür (bahane) getiriyorsa da hüthüt, hepsine de birer birer kandırıcı, inandırıcı doğru cevaplar veriyor. Bunun üzerine hepsi birden hüthüt’ü kendilerine kılavuz yapıp yola düşüyorlar. Yolda hepsi yorgun bitkin bir hale geliyor ve yine birer birer karşı koymaya kalkışıyorlar. Hüthüt bıkmadan yorulmadan her karşı koymaya cevap veriyor  ve  önlerine istek, aşk, bilim (marifet), nazlanma (istiğna), birleştirme (tevhid), hayret ve yoksullukta yok olma (fakr-u fena) adları verilen yedi vadi daha bulunduğunu, bunları aştılar mı artık Simurg’a ulaşacaklarını söyler. Gene gayrete gelip yola düşerler. Fakat kuşların kimisi yoldaki engellerde kalıyor, kimisi yem isteğiyle bir yerlere dalıyor, kimisi aç ve susuz can veriyor. Sonuçta yüzlerce kuştan ancak “otuz kuş” bu vadileri aşabiliyor.
Bunlar Simurg’u soruyorlar. Tam bu sırada postacı hüthüt gelip Simurg’u istediklerini anlayınca, önlerine birer kağıt parçası koyup okumalarını söylüyor. Okudukça bütün yaptıklarının bu kağıtlarda yazılı olduklarını görüp şaşırıyorlar. Bu sırada Simurg görünüyor; fakat görünenin kendileri olduğunu ve kendilerinin Simurg'dan, yani mana bakımından “otuz kuş”tan ibaret bulunduklarını görüp büsbütün hayrete dalıyorlar.
Simurg 'tan ses geliyor “siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz. Daha fazla, yahut daha eksik gelseydiniz o kadar görünürdünüz. Burası ayna’dır. Sözün kısası bu makamda hepsi Simurg’da gelip geçici oluyor. Artık ne yol kalıyor ne yolcu ne de kılavuz”
Fariduddin Muhammad İbn İbrahim Attar (1142-1225), Mantik Al-tayr.

Hiç yorum yok: