“evet, doğrusunu isterseniz, insan ruhunun yalnızca mutluluk
istediği, yüreğin birini büyük bir güçle, bir tutkuyla sevmeye ihtiyaç duyduğu
dönemi atlatmışım ben. şimdilik, bütün isteğim sevilmek, hem de az kimse
tarafından: arasıra, bir tek sürekli bağlılığın yeteceğini bile düşünmüşümdür
kalbin acınacak bir alışkanlığı!
bir nokta hep acayip görünmüştür bana: şimdiye kadar
sevdiğim hiçbir kadının esiri olmadım; tersine, onların iradeleri ve kalpleri
üstünde tartışılmaz bir egemenlik kazandım, hem de hiç kendimi zorlamadan.
neden? hiçbir zaman hiçbir şeye yeterince değer vermediğimden mi, onların beni
elden kaçırmamak için durmadan korkmalarından mı? yoksa güçlü bir organizmanın
etkisi mi bu? yoksa, kendi başına buyruk bir kadına rastlamamamdan ötürü mü?
doğrusunu isterseniz, kendi başına buyruk kadınlardan oldum
bittim hoşlanmamışı mdır, alt edemem onları; hem zaten onların alanı değil ki
bu.
bir zamanlar iradesi çetin bir kadın sevmiş, asla
altedememiştim onu. düşman olarak ayrılmıştık; ona beş yıl sonra rastlamış
olsaydım, başka türlü ayrılırdık belki.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder